top of page

Yavaş Büyümek

Hız, çağımızın yeni ibadeti oldu.Ama ben artık hızdan değil, derinlikten medet umuyorum.Bir işin, bir ilişkinin, bir fikrin meyve vermesi için zaman gerek — bunu toprağa bakarak öğreniyor insan.Yavaş büyüyen şeylerin kökü derin olur; hızlı yükselenlerse ilk fırtınada devrilir.

Köyde bir dut ağacı vardı; dedem her sabah selam verirdi ona.Yıllar sonra o ağacın hâlâ ayakta olduğunu görünce anladım: bazı şeyler sadece “sabredilerek” ayakta kalıyor.Modern dünyada sabır unutuldu; herkes “bir an önce” istiyor her şeyi.Oysa bazı kapılar sadece bekleyene açılır.

Benim için yavaşlık bir eksiklik değil, bir seçim.Her şeyi hemen yaşamak yerine, yaşarken fark etmek istiyorum.Bir çayın demlenmesini, bir cümlenin olgunlaşmasını, bir dostluğun kendi ritmini bulmasını beklemeyi...Belki de bu yüzden acele edenleri izlemek hoşuma gidiyor — çünkü onlar benim yerime koşuyor, ben sadece bakıyorum.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Fotoğrafın Öğrettiği Şey

Fotoğraf bana sabrı öğretti.Işığın yönünü, gölgenin sabrını, beklemenin güzelliğini.Deklanşöre basmadan önceki o bir saniyelik nefes… işte orası hayatın kendisi.Ne önce ne sonra — tam orası. Bir kare

 
 
 
Sessizlikten Gelen Ses

Bazı sabahlar şehir öyle bir susar ki, insan kendi iç sesini bile duyacak hale gelir.Kahve fincanından çıkan buharla birlikte düşüncelerim de kıvrılıp gider; kalabalığın ortasında bile yalnız kalabilm

 
 
 

Yorumlar


bottom of page